Mustafa Sandal’ın ilk
albümü gibi bir sevgilim vardı. Bazen bana “anlamazsın anlamazsın” diyerek
sitem eder bazen de “Suç Bende” diyerek özeleştirel bir muhasebe yapardı. Çok kızgın
olduğu zamanlarda “Beni Ağlatma” kıvamında uyarılarda bulunur bazan da ne varsa
“hep bana anlatır“ ve “yokluğumda çok kitap okuyarak” kendini geliştirirdi.
Ama heyhat! O bu kadar
içten ve samimi bir ilk albüm gibi davranırken ben Ajda Pekkan’ın 1975 yılında
çıkan “Ajda” albümü gibi tavırlar sergilerdim. Bazen bir “Tanrı Misafiri”
gibi evine gider bazen “Sen bak kendi derdine sana ne sana ne” şeklinde
artistlikler yapardım. Elbette “Nasılsın iyi misin” türünde yakınlaşmalar ve “Seninleyim”
türünde bir kızın hoşuna gidecek sahiplenme ve sevme söylemlerinde de
bulunurdum ama genel tavrım hep “Palavra palavra” ve “Kimler geldi kimler geçti”
arasında gidip gelirdi.
Kısa süren bu ilişkinin
ardından insan elbette şöyle düşünüyor: Peki ya Çelik’in ilk albümü (Benimle
Kal) nerede?
Hepinizin bildiği gibi
bu tip soruların cevabını hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Tıpkı Henri-Georges
Clouzot’nun L’enfer’i neden bitiremediğini hiçbir zaman öğrenemeyeceğimiz gibi.
O kadın, ah o kadın, o Trt 2 gibi kadın
Romy Schnieder’ı neden izleyemediğimizi hiç anlayamayacağız. Ama işte hayat bu
ya yine de bazı ipuçları bulabiliriz. Ve Romy Schnieder’ı tadı damağımızda kalsa
da gümbür gümbür izleyebiliriz: “L'enfer d'Henri-Georges Clouzot” İşbu belgesel Clouzot’nun “neden olamadı abi” sorusu etrafında şekillenen çekim maceralarını
anlatır. Bu filme baktığımda şunu gördüm: Aslında bazı şeyler yarım kalmalıdır
dostlar.
İşte bu ilişkiler
meselesi mesela. Tamam Demet Akalın albümleri gibi insanlar da girdi hayatımıza
ama söylemesi ayıp Tom Waits Greatest Hits gibi insanlarla da haşır neşir
olduk. Ama şu Mustafa Sandal’ın ilk albümü olan arkadaşı tekrar düşündüğümde “ortayı
bulmak” lazım diye düşünüyorum. Mesela bu arkadaş ile bir gün Western konusunda
bir tartışmaya girmiştik. Ben “Western ne yea” ayakları yaparken o bir kızdan
beklenmeyecek şekilde geniş bir Western kültürüne sahip olmanın avantajıyla
döktürüyordu. Sonra birdenbire şuna yakın bir cümle kurdu : Peki ya Butch
Cassidy And The Sundance Kid ne olacak Şirine?
Herhangi bir türe karşı
toplu tecavüze girişmeden önce sevgili dostlar, bazı istisnaları önceden
ayırmanız ve tartışma öncesinde şerh düşmeniz lazım. İşte ben o gün bunu
öğrendim. “Onun da anasını..” diyecekken susup kaldım. Hayır gel bana
amcamkızı, gel John Ford ile gel, Howard Hawks ile gel hatta Sergio Leone ile
gel, ama gelmedi. Ben de “Butch Cassidy And The Sundance Kid”in klasik bir
western sayılamayacağını işte onda postmodern yaklaşımlar olduğunu vs. vs.
söyleyerek konuyu kapattım.
Hayatını böyle ıvır
zıvırlar ile harcayan birçok insan gibi biz de hayatı filmler işte efendim
kitaplar üzerinden falan tanıdık. Bunu da bir entelektüel yaşam için yapmadık. Sanırım
sebep çok basit. Böyle yaşıyoruz çünkü başka bir şekilde yaşamayı bilmiyoruz. Tanıdığımız
çok insan oluyor. Belki de bu yüzden merak ediyoruz. Mesela ben şimdi gerçek hayatta Mişkin’i, Thérèse Raquin’i nasıl tanıyacaktım? Ya Behçet Bey’i, Hikmet Benol’u, Tristam Shandy’i ya
da Orlando ve Malone’u?
Aynı şekilde “Butch
Cassidy And The Sundance Kid” i izlemesek Sundance Kid gibi dostu nerden
tanıyacaktık. (Evet Sundance Film Festivali adını bu karakterden almıştır). Bir
yerden sonra aşk meşk de öyle sıkıcı bir hale geliyor ki özellikle filmlerde
başka şeyler arıyorsunuz. İşte Butch Cassidy And The Sundance Kid’in
dostlukları ya da Konuş Onunla’da Benigno ve Marco’nun arkadaşlığı gibi şeyler.
Ama şu da var ki hiçbir
ilişki ne “On The Other Side Of The World” kadar iyi ne de “Üzecek Adam Çok” kadar kötü olabilir. Bence
bu işin ortası Keiner Liebt Mich gibi “bunlar
gelir geçer biz hayatımıza bakalım” türünde alçakgönüllü yaklaşımlar ya da
Mustafa Sandal’ın ilk albümünün o müthiş parçası Bize Gidelim Beyler gibi
olmalıdır. Kaçırdığınız her şey başka bir kalede başka bir hayata dönüşeceğine
göre ağlayıp zırlamak yerine bu içten debut albümler gibi insanları eğlenceli
kanepelerde uzanmalıyız.
Not: Bu yazının herhangi bir konusu yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder