Sonra bir kadın
gelir ve her şeyi mahveder çocuklar.
Bildiğiniz gibi
her zaman bir kadın vardır. Siz evinizde oturursunuz ama o vardır. Siz mümkün
olan hiçbir sosyalliğe bulaşmazsınız “Dilden çıkamıyorsam odadan niye çıkayım”
diye düşünür odalarda çok geniş olursunuz. Ama o bulur bir aralık ve gelir çocuklar.
O kadın hep gelir. Okuldan çıkar gelir, vapurdan iner gelir, damdan düşer
gelir, bilgisayardan fırlar gelir, filmden çıkar gelir. Gelir babam gelir.
![]() |
O Kadın Hep Gelir Çocuklar |
Korkmayın bir
Kaybedenler Kulübü yazısı değil bu. O adamlardan tiksiniyorum zaten.
Bir çevre yazısı
bu, sosyal çevre. Kadınlar tarafından köprü altına düşürülen bir sürü çocuğun
yazısı. Onlar hep işlerin belirli bir çizgide gideceğini düşünen saf çocuklar.
Onlar kadınların hep kendilerini sevmesini, hep kendileriyle sevişmesini ve hep
kendileriyle ilgilenmesini isteyen çocuklar. O kadar acı ki, bütün hayatlarını
bu konudaki talihleri belirliyor. Şiire falan bulaşıyorlar, alkol ve tütüne
alışıyorlar. O kadınların gelip bişeyleri mahvetmesini de içten içe çok
istiyorlar. Çünkü öyle görmüşler filmlerde, kitaplarda öyle okumuşlar. Ama
korkmayın. Bu işe son vermenin zamanı geldi. Behçet abiniz yanınızda, hepinizi
seveceğim, hepinizi kurtaracağım. Gelin şimdi.
Bundan binlerce
yıl evveldi çocuklar. Bundan binlerce yıl evvel kötü şeyler oldu. İnsanlar
belirli fikirler edindiler. Bu fikirler çok can yakıcı, insanda rahat huzur
bırakmayan fikirlerdi. Sonra bu fikirlerin gerçekliğine inandılar ve alıştılar.
Onları kolektif bilinçdışı denen allahın belası bir şeyle bugüne kadar
yolladılar. Biz de daha önceden belirlenmiş duygu ve algıları sanki bize ait,
bize özelmiş gibi yaşamaya başladık. (Burada biraz durup ağlayabilirsiniz)
Akabinde bizi özgürleştirecek olan tek şeyi, yani arzu’yu kaybettiğimizi
anladık. (Bunu pek az kişi anladı. Bakın ben de sizlere söylüyorum. Arzu’yu
kaybettik, arzularımızı başkalarının eline verdik. Burada da ağlayın).
Peki
arzularımızı nasıl kaybettik? Yine bundan binlerce yıl evvel bazı politik
dalavereler döndü. Çeşitli güçler ve kurumlar arzularımızı yönlendirmeye
başladı. Özellikle Neolitik Devrim’in ardından (İnsan burada başladı. Bütün
bokluk tam burada başladı) bazı “güçler” bizlere neyi istediğimizi söylemeye
başladı. Dediler ki; Sen yavrucuğum şunu istiyorsun (Misal toprak). Buna “sahip
olmak” için şunu şunu yapacaksın, olmadı şuna şuna saldıracaksın ve elde
edeceksin.
Yönlendirilmiş
arzularımız, yönlendirilmiş toplumlar yarattı. Sanayi Devrimi’ydi,
Kapitalizm’di derken geldik bugünlere. Artık ne istediğimizi bize söylemelerini
bırakın, istediğimiz şeyi gerçekten de kendimizin istediğine inandırmış
durumdalar bizi. O hamburgeri gerçekten yemek istiyorum, o kadına gerçekten
“sahip olmak” istiyorum, o ayakkabıyı da çok.
Bütün bu sahip
olma yöntemleri bir eksiklikten, bir yanlışlıktan doğduğu için hiçbir tatmin
duygusu yaratmıyor elbette. Yırtık büyüdükçe büyüyor. Tatminsizlik de öyle. Ve
bu kez daha da iştahla saldırıyoruz. Daha çok iştah, daha çok sahip olma, daha
çok hayal kırıklığı. Gördüğünüz gibi bütün bu sahip olma yöntemleri bize ait
olmayan bize “verili” olan arzuya yöneliktir.
Yapılan bir
araştırma tecavüz sırasında en çok kurulan cümlelerin “sahip olmak” minvalinde
ilerleyen cümleler olduğunu söylüyor. Şiddetin dozunun da bu “sahip olma” hissiyatının sonucuna bağlı olarak artıp azaldığı görülmüş.
Geçtiğimiz
günlerde bir arkadaştan Yerli Adult film aldım. Gayet amatör olan bu kısa
filmde belli ki sevgili olan iki genç sevişiyorlardı. Ben olayın gelişimine,
sanat yönetimi ve kurguya odaklanırken erkek olan eleman bazı cümleler kurmaya
başladı. Şöyle: “Vildan seni çok güzel becerdiğimi söyle”, “Vildan ben seni şu
an ne yapıyorum?” “Vildan ben seni napıyorum?”, “Nereni peki” “Vildan sana kim sahip?” “Vildan seni benden
daha iyi beceren var mı söyle?”
Bütün bu
sorulara Vildan’dan erkeğin sahip olma kudretini artırıcı cevaplar geldi
elbette. Ama sorunu görüyorsunuz değil mi? Ortada bir cinsellik falan yok. Adamın
derdi iyi bir becerici olduğunu kanıtlamak ve bu minvalde çeşitli onaylar
almak. Sevmediğimiz Bukowski’nin dediği bir şey var “Onaylanmış si.işler” Yani
bir tür günümüzde seks.
Olaya direk
cinsellikle başladık çocuklar ama hepinizin bildiği gibi başka bir yerden
başlasak saçma olurdu. Çünkü hepiniz, bir kadına sahip olmanın, sevgi, aşk,
meşk dışında elbette seksten geçtiğini zannediyorsunuz.
Neyse o konuya
da geleceğiz. Şimdi hayal kırıklığından devam edelim. Hayal kırıklığının nedenini
anladık değil mi? Neymiş? Kendi arzularımıza sahip olacak bir kudretimiz yok.
Bizi bu kudretten mahrum bıraktılar. O yüzden bütün bu sahip olma yanılsamaları
bizi tatmin etmiyor. Saldırganlığımız artıyor, yırtık büyüyor.
![]() |
Korkma John Updike! Behçet Abin Seni de Kurtaracak |
Soruyosunuz
tabi; Tamam da Behçet abi kendi arzularımıza sahip olma kudretine nasıl
erişeceğiz? Nasıl kurtulacağız? Kendimizi ne zaman gerçekleştireceğiz?
Eh bunların
cevabı var elbette ama bir sonraki yazıda. Siz şimdilik problemin ne olduğunu
iyice kavrayın bakalım. Çözümü de yakında buraya yazacağım hiç merak etmeyin. Bu
dünyada yalnız değilsiniz. Behçet abiniz yanınızda.
Şimdi gidin
uzanın biraz. Neler getirir bugün otobüste gördüğünüz kızdan başka? Siz onu
boşverip Blur dinleyin, biraz da Wes Anderson izleyin. İyi gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder