21 Nisan 2012 Cumartesi

Köşk Haber Bülteni (5): Amerika Demek, Bir Yönüyle de Öyle Olmayı Kabul Etmek Demektir


New York Halk Kütüphanesi’ne geçen hafta yaptığım son ziyaret ilginç bir keşif yapmama vesile oldu. Bildiğiniz üzere son dönemlerdeki çalışmalarım Metin Erksan sineması üzerine yoğunlaşmış durumdaydı. Bu durum da beni, el attığım her şeyde, gittiğim her yerde, Metin Erksan izleri aramaya koşullandırmıştı. Bu koşullanma yüzünden her defasında hüsrana uğrasam da bu sefer öyle olmadı, Gus van Sant’ın yeni filmini sanki sinemada izlemişim hissi yaşamadım ve New York’tan güzel haberlerle döndüm.


Metin Erksan’ın 1964 yılında çektiği bir film var: Suçlular Aramızda. Bir Tanpınar romanı ve bir Antonioni filmi birleşiminin polisiyelisi. Öyle ilginç bir şey. Şimdi bu film, vakti zamanında Sinop’un bir ilçesindeki belediye sinemasında gösterilmiş. Sene 1967. O dönemde Anadolu’nun bazı yerlerinde bazı filmler geç gösteriliyor tabi. Neyse, ilk gösterimden birkaç gün sonra da şehrin yerel gazetesinin (Sinop’un Sesi) sinema sayfasında filmle alakalı bir eleştiri yazısı çıkmış. Yazan Fahri Cemil Sökün adında biri. Benim bunları öğrenme sürecim, kütüphanenin Gazete Arşivleri Bölümü’nde "Washington Post (1965-1969)" cildinin hemen sağında duran "Sinop’un Sesi (1967-1968)" cildini görmemle başladı. ”Sinop’un Sesi ve New York Halk Kütüphanesi?” düşünceleri eşliğinde, cildi hemen incelemeye koyuldum. Nihayet şu yukarıda bahsettiğim yazının olduğu sayıya geldim ve ön sayfanın sol alt köşesindeki “Pazar akşamı ilk gösterimi belediye sinemasında yapılan Suçlular Aramızda(1964) filmine, gazetemizin sinema yazarı Fahri Cemil Sökün’ün tuhaf yaklaşımı (sayfa 12) ” ibaresini gördüm ve hızlıca belirtilen sayfayı açtım. Ve akabinde şunlar oldu:   


Sökün’ün eleştiri yazısını ilk gördüğümde heyecandan ve şaşkınlıktan, elimde tuttuğum ve kütüphaneden ödünç alacak olduğum Truman Capote’nin "Yaz Çılgınlığı" kitabını yere düşürdüm ve ayrıca el çantamın ön gözünde yer alan peynirli sandviçimi de salonun giriş kapısının hemen solundaki masada oturan ve New York Times okuyan otuzlu yaşlarındaki bir kadına, farkında olmadan hediye ettim. Kendime gelmem; kütüphane görevlisinden aldığım, artık bağırmayı kesmem, yoksa güvenlik görevlileri eşliğinde dışarıya çıkarılmak zorunda kalacağım yönündeki, uyarılarla oldu. Ne de olsa bir kütüphanedeydik ve sakin olup heyecanımı içimden yaşamam gerekiyordu. 


Sözü daha fazla uzatmadan, işte o efsanevi eleştiri yazısı (üstüne tıklayarak):



Sanıyorum ki, tesadüf eseri karşılaştığım, “çağının çok çok ilerisinde” gibi kalıplara bile indirgenemeyecek nitelikteki bu yazının bulunduğu, Sinop yerel gazetesi Sinop’un Sesi’nin 1967 yılında yayımlanmış bir sayısının, New York Halk Kütüphanesi’nin Gazete Arşivleri Bölümü’ne nasıl gelebildiği sorusuna cevap bulduğum gün, benim tüm Truman Capote külliyatını elimden birer birer düşürmeyi göze alabildiğim gün olacaktır.


Uğur E. / Küçükpark’ta bir cadde No: 50    

Hiç yorum yok: