New York Halk Kütüphanesi’ne
geçen hafta yaptığım son ziyaret ilginç bir keşif yapmama vesile oldu.
Bildiğiniz üzere son dönemlerdeki çalışmalarım Metin Erksan sineması üzerine
yoğunlaşmış durumdaydı. Bu durum da beni, el attığım her şeyde, gittiğim her yerde,
Metin Erksan izleri aramaya koşullandırmıştı. Bu koşullanma yüzünden her
defasında hüsrana uğrasam da bu sefer öyle olmadı, Gus van Sant’ın yeni filmini
sanki sinemada izlemişim hissi yaşamadım ve New York’tan güzel haberlerle
döndüm.
Metin Erksan’ın 1964 yılında
çektiği bir film var: Suçlular Aramızda. Bir Tanpınar romanı ve bir Antonioni
filmi birleşiminin polisiyelisi. Öyle ilginç bir şey. Şimdi bu film, vakti
zamanında Sinop’un bir ilçesindeki belediye sinemasında gösterilmiş. Sene 1967.
O dönemde Anadolu’nun bazı yerlerinde bazı filmler geç gösteriliyor tabi.
Neyse, ilk gösterimden birkaç gün sonra da şehrin yerel gazetesinin (Sinop’un
Sesi) sinema sayfasında filmle alakalı bir eleştiri yazısı çıkmış. Yazan Fahri
Cemil Sökün adında biri. Benim bunları öğrenme sürecim, kütüphanenin Gazete
Arşivleri Bölümü’nde "Washington Post (1965-1969)" cildinin hemen sağında duran
"Sinop’un Sesi (1967-1968)" cildini görmemle başladı. ”Sinop’un Sesi ve New York
Halk Kütüphanesi?” düşünceleri eşliğinde, cildi hemen incelemeye koyuldum.
Nihayet şu yukarıda bahsettiğim yazının olduğu sayıya geldim ve ön sayfanın sol
alt köşesindeki “Pazar akşamı ilk gösterimi belediye sinemasında yapılan
Suçlular Aramızda(1964) filmine, gazetemizin sinema yazarı Fahri Cemil Sökün’ün
tuhaf yaklaşımı (sayfa 12) ” ibaresini gördüm ve hızlıca belirtilen sayfayı
açtım. Ve akabinde şunlar oldu:
Sökün’ün eleştiri yazısını ilk
gördüğümde heyecandan ve şaşkınlıktan, elimde tuttuğum ve kütüphaneden ödünç
alacak olduğum Truman Capote’nin "Yaz Çılgınlığı" kitabını yere düşürdüm ve
ayrıca el çantamın ön gözünde yer alan peynirli sandviçimi de salonun giriş
kapısının hemen solundaki masada oturan ve New York Times okuyan otuzlu
yaşlarındaki bir kadına, farkında olmadan hediye ettim. Kendime gelmem; kütüphane
görevlisinden aldığım, artık bağırmayı kesmem, yoksa güvenlik görevlileri
eşliğinde dışarıya çıkarılmak zorunda kalacağım yönündeki, uyarılarla oldu. Ne
de olsa bir kütüphanedeydik ve sakin olup heyecanımı içimden yaşamam gerekiyordu.
Sözü daha fazla uzatmadan, işte o
efsanevi eleştiri yazısı (üstüne tıklayarak):
Sanıyorum ki, tesadüf eseri
karşılaştığım, “çağının çok çok ilerisinde” gibi kalıplara bile
indirgenemeyecek nitelikteki bu yazının bulunduğu, Sinop yerel gazetesi
Sinop’un Sesi’nin 1967 yılında yayımlanmış bir sayısının, New York Halk
Kütüphanesi’nin Gazete Arşivleri Bölümü’ne nasıl gelebildiği sorusuna cevap bulduğum
gün, benim tüm Truman Capote külliyatını elimden birer birer düşürmeyi göze
alabildiğim gün olacaktır.
Uğur E. / Küçükpark’ta bir cadde
No: 50
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder