Sedef onu anladığımı düşünüyordu. Ama aklımdan geçen şeyler neden iki ayağımda farklı çoraplar olduğu ve Noodle’dan nefret etmek için kaç sebep bulabileceğimdi. 72. sebebe gelmiştim ki Sedef iki eliyle yüzümü tutup 35 cm’lik bir açıyla kendine doğru yaklaştırmaya çalıştı. Sonra ağladığı için olsa gerek kanlı gözleriyle ve alabildiğine anlamlı bir şekilde gözlerimin içine bakarak “Anlıyor musun Giray” dedi. Omzunu okşayarak ve okşama bahanesiyle bir taraftan da iterek “Anlıyorum Sedef” dedim.
Mücadele etmem gereken bir sürü kötü adam vardı. Bilirsiniz işte Sedef’in yüzünden başım mafyatik bir adam ile kocaman bir belaya girdi. Ne kadar klişe değil mi? Eh ne yapalım başka türlü olay örgüsü oluşturamıyoruz memlekette. Ben de işte size çok acayip olmayan bir mafyatik hikaye anlatacağım. Baya tripli olacak böyle silah patlamalı,,koşmalı,durmalı,ağlamalı,ölürken son söz söylemeli işte öyle falanlı bir hikâye.
Ben Giray. 24 yaşındayım. Kütüğüm Malatya’ya bağlı olsa da İzmir’de ikamet etmekte ve fena halde Sedef’i sevmekte, onun gözlerinin içine, inim inim,elleriyle sarmaş dolaş,o sıcak ellerini yüzüme sonra saçlarıma sonra ben ellerimle saçlarına saçlarına Sedef’in Allah kitap bilmez cennet kokusuna çok devamlılık göstererek bağlıyım ona. Sedef’ten önce her şey sıradandı Yaklaşık 2 yıl boyunca kitap okudum. Çoğunu anlamadım. Bir yerden sonra da anlamakla ilgili bir çaba sarf etmedim. Okulda öğrenmemiz gereken ilk şey anlamaktı. Ben dikkat dağınıklığı olan ve oldukça geç anlayan bir insan olduğum için her zaman başarısız bir öğrenciydim. Örneğin bir cümlenin ne anlattığıyla ilgili bir soruya maruz kaldığım zaman ne diyeceğimi bilemez ya da kem küm ederdim.. Matematiği anlamadım. Matematikle bağlantılı olan birçok şeyi de anlamadım. Edebiyat ile de benzer şekilde bir sorunum oldu. Cümlenin çatısını bulamaz zarf tümlecini karıştırır, işteş fiili ise sadece hocanın ağzından çıkan bir şey olarak hatırlardım. Otobüs muavini olacağıma dair beklenti vardı aile içinde. Üniversiteyi kazanmam falan pek beklenmiyordu. Ama nasıl olduysa oldu öyle ahım şahım bir puan almadan, sıfır meslek garantili bir bölüme yerleşerek İzmir’e geldim. Hayatımın kısa özeti budur. İzmir’e gelince de baktım işim gücüm yok bari aşık olayım dedim ve Sedef’i buldum.
Ben Sedef 20 yaşındayım lacivert gözlü kumsalım pardon kumralım. Giray beni sevdi ben onu pek sevmedim. Giray bana yardım etti başı belaya girdi. Fuat ikimizi de öldürecek he he. Valla komik oluyormuş böyle söyleyince. Ama durun bir de şöyle söyleyeyim: Eski sevgilim Fuat bana büyük bir kazık atmıştı. Ben de bunun intikamını almak için gizlice evine girdim ve son model olan Ford Focus’unun anahtarını kaptığım gibi otoparka indim. (Giray : Otoparkta ölü sasani boksör var mıydı? Sedef : Otoparkta ölü sasani boksör yoktu. Fuat : Devam edin.) uzun ve hızlı adımlarla ilerleyip yeşil Ford Focus’u buldum. Arabaya bindiğim gibi doğru Mavişehir’e sürdüm. Deniz kenarına gelince el frenini boşa alıp arabayı itmek suretiyle denize attım. (Fuat : Yuh yalanını sikeyim. Hangi kol ve kolluk kuvvetiyle itiyosun sen o arabayı kızım? Giray : Bana anlattığında hikâyenin bu kısmına ben de inanmamıştım ama ne olacak canım yalan söylediyse diyerek bu olayı geçiştirmiştim hatırlatırım seviyom ben onu yani Sedef’i inanın bazen yemekten kesip ona inanıyorum. Babam bana hiç değilse kız olaydın derdi.) Daha sonra bir otobüse bilerek pardon binerek Bornova’ya geldim ve olanları yeni sevgilim Giray’a anlattım. (Giray : Canım ya. Anlatacaksın tabi. Sevgi bunu gerektirir) Yağmurdan ıslanmış ve çok alkollü olan beni gören Giray önce korktu fakat sonra beni sakinleştirerek “tamam bir şey olmaz ben halledicem, haydi bu konuya bir de şöyle bakalım” dedi. Biraz sakinleşmiştim zaten televizyonda da Genç Bakış vardı. İzleyip yattık. .Sabah telefonumda 678 tane çağrı gördüm hangi biçimde tonlarsanız tonlayın o isim aynı korkuyu veriyordu: fuat,Fuat,FUat, FUAt,FUAT! İşte o an anladım : Fuat beni öldürecekti hoh hoh ho (ciddi kahkaha efekti)
Ben Fuat 27 yaşındayım İsviçre doğumlu Müslümanım. Gençler iyi gidiyor ben bölmek istemiyorum. Az önce söyleyeceklerim vardı ama şimdi aklımda değil. Sadece çok sinirli olduğumu belirteyim olanlar konusunda. İkisinin de ağzını yüzünü,yedi ceddini feriştahını bununla beraber nedense Kuala Lumpur’da yaşamak istiyorum. İnanır mısınız saatimi Kuala Lumpur’a göre ayarladım ama İzmir’de yaşıyorum çok acayip oluyor. Kafamı kaşımayı severim. Sandığınız gibi bileklik, yüzük, kolye takmam. Açık yaka gömlek kullanmam. Yumurta topuk ayakkabım yoktur. Nolur kurtulun artık bunlardan kahve falan koyun, ısmarlayın, alın. Ben Fuat, dünyada bir adamım.
Birinci Bölümüm Sonu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder