27 Temmuz 2012 Cuma

Claude Sautet Üzerine Bir Not ve Bu Gece Çözülen Ufak Bir Gizem


Yazıda Fransızlara girişsek de böyle Fransız da var. Haksızlık etmeyelim ve yazıyı okurken bize eşlik etmesine izin verelim.




Claude Sautet deyince arkasından hemen yapıştırabilirsiniz: Ahanda “Fransız Filmi” (Tabi bu Fransız Filmi’ni bilerek tırnak içine aldık. Yoksa Truffaut, Godard, Rivette’in yaptığı Fransız Filmi’nden bahsetmiyoruz)


Hakikatten de öyledir ama. Sautet dedin mi hemen kahvelerde takılıp çay çorba içen, mutlaka bir sanatçının derin sıkıntılarının ya da kederlerinin anlatıldığı karakterlerin kol gezdiği filmler geliyor insanın aklına. Mesela: Ayazda Bir Yürek. Lisede izlediğimde çok sevmiştim filmi.  Ama geçenlerde filme tekrar bakınca baya sıkıldım.


Ayazda Bir Yürek bizim turkish sanat sineması sevicilerinin en sevdiği filmlerden biridir. Dorsay olsun, Okyay olsun çok severler bu filmi. Bakın size filmin konusunu aktarayım : Yetenekli ve güzel bir kemancı kız var. (Ah Emmanuel Beart), bu kız bir Keman tamircisine aşık oluyor ama gururlarından sıyrılamayan çiftimiz (Daniel Auteul’ün oynadığı keman tamircisi gururlu taraf aslında. Öyle bir kasılıyor ki adam Emmanuel ile takılmamak için git ata bin diyesiniz geliyor) bir türlü ilişkiye başlayamıyorlar. Ve bu kadar.




Sarı Tebessüm vardı ya yerli film. Hani bir Şair ile evli olan sanat galerisi sahibi genç kadın Şair kocasından bir türlü datmin olamayıp bir Ressamın tutkulu kollarına atıyordu kendini. İşte o filmin müsebbibi bu Claude Sautet’dir. Her iki film de 92 tarihli.  Bence Seçkin Yaşar bu filmi festivalde görüyor ve anında etkilenip Sarı Tebessüm’ü yapıyor. Aslında Türkiye’de 90 başlarında çekilen bütün o entelseksüel filmlerin nedeni bu adam ve birkaç tane daha Fransızdır. (Bkz Patrice Leconte, Bertrand Tavernier)





Bizim körpe dimağlarımızın henüz sanat ile tanışmamışken bu saçmalıklarla zedelenmesinde de en büyük sorumlu yine bu ve birkaç başka Fransızdır. Hani Fransa Ermeni Soykırım Yasasını meclisten geçirdiğinde Türkler gidip kuduz aşısını bulan Pasteur’un heykelini yıkmışlardı ya. Ben o sıra Bulvar gazetesinde bir deklarasyon yayınlamıştım “Arkadaşlar hepsini boşverin biz bu Claude Sautet’ye saldıralım. Adam bitirdi sanatı da sinemayı da odunla beline vuralım onun” demiştim. Demiştim de hiç tepki veren olmamıştı. Zaten Sautet de bir yıl sonra ölmüştü.


Claude Sautet mesela Cezmi Ersöz gibi bir adamın da yaratıcısıdır. Evet evet, Claude’ün bu torpaklardaki karşılığı tam olarak Cezmi Ersöz’dür. Zaten Cezmi’nin “Ayazda İki Yürek” diye kitabı da var. Hakkaten ha. Büyük gizemi çözdük. Cezmi yerli Sautet imiş. Artık mutlu gecelere dönebiliriz.








Hiç yorum yok: