Yazıda Fransızlara girişsek de böyle Fransız da var. Haksızlık
etmeyelim ve yazıyı okurken bize eşlik etmesine izin verelim.
Claude Sautet deyince arkasından hemen yapıştırabilirsiniz:
Ahanda “Fransız Filmi” (Tabi bu Fransız Filmi’ni bilerek tırnak içine aldık.
Yoksa Truffaut, Godard, Rivette’in yaptığı Fransız Filmi’nden bahsetmiyoruz)
Hakikatten de öyledir ama. Sautet dedin mi hemen
kahvelerde takılıp çay çorba içen, mutlaka bir sanatçının derin sıkıntılarının
ya da kederlerinin anlatıldığı karakterlerin kol gezdiği filmler geliyor
insanın aklına. Mesela: Ayazda Bir Yürek. Lisede izlediğimde çok sevmiştim
filmi. Ama geçenlerde filme tekrar bakınca baya sıkıldım.
Ayazda Bir Yürek bizim turkish sanat sineması
sevicilerinin en sevdiği filmlerden biridir. Dorsay olsun, Okyay olsun çok
severler bu filmi. Bakın size filmin konusunu aktarayım : Yetenekli ve güzel
bir kemancı kız var. (Ah Emmanuel Beart), bu kız bir Keman tamircisine aşık
oluyor ama gururlarından sıyrılamayan çiftimiz (Daniel Auteul’ün
oynadığı keman tamircisi gururlu taraf aslında. Öyle bir kasılıyor ki adam
Emmanuel ile takılmamak için git ata bin diyesiniz geliyor) bir türlü ilişkiye
başlayamıyorlar. Ve bu kadar.
Sarı Tebessüm vardı ya yerli film. Hani bir Şair ile
evli olan sanat galerisi sahibi genç kadın Şair kocasından bir türlü datmin
olamayıp bir Ressamın tutkulu kollarına atıyordu kendini. İşte o filmin müsebbibi
bu Claude Sautet’dir. Her iki film de 92 tarihli. Bence Seçkin Yaşar bu filmi
festivalde görüyor ve anında etkilenip Sarı Tebessüm’ü yapıyor. Aslında
Türkiye’de 90 başlarında çekilen bütün o entelseksüel filmlerin nedeni bu adam
ve birkaç tane daha Fransızdır. (Bkz Patrice Leconte, Bertrand Tavernier)
Bizim körpe dimağlarımızın henüz sanat ile
tanışmamışken bu saçmalıklarla zedelenmesinde de en büyük sorumlu yine bu ve
birkaç başka Fransızdır. Hani Fransa Ermeni Soykırım Yasasını meclisten
geçirdiğinde Türkler gidip kuduz aşısını bulan Pasteur’un heykelini yıkmışlardı
ya. Ben o sıra Bulvar gazetesinde bir deklarasyon yayınlamıştım “Arkadaşlar hepsini
boşverin biz bu Claude Sautet’ye saldıralım. Adam bitirdi sanatı da sinemayı da
odunla beline vuralım onun” demiştim. Demiştim de hiç tepki veren olmamıştı. Zaten Sautet de bir yıl sonra ölmüştü.
Claude Sautet mesela Cezmi Ersöz gibi bir adamın da
yaratıcısıdır. Evet evet, Claude’ün bu torpaklardaki karşılığı tam olarak Cezmi
Ersöz’dür. Zaten Cezmi’nin “Ayazda İki Yürek” diye kitabı da var. Hakkaten ha. Büyük
gizemi çözdük. Cezmi yerli Sautet imiş. Artık mutlu gecelere dönebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder