Memlekette çıkan ve en çok bilinen iki Sinema dergisi
Sinema ve Altyazı’dır sanırım. Sinema “Popüler Sinema” dergisi olarak kendine
yol bulurken Altyazı ise “Sanatsal Sinema Dergisi” olarak kendine ayrı bir
damar açtı.
Popüler ile Sanatsal olanın çok da
net çizgilerle ayrılamayacağı böyle bir dünyada bu iki derginin de Temmuz
sayısının kapağına bakmakta fayda var. Her iki kapakta da bir isimle yapılan
röportaj büyükçe puntolarla duyurulmuş: Christian Petzold.
Yeni filmi “Barbara” ülkemizde
gösterime giren ilk Petzold filmi olduğu için geniş sayılabilecek kadar bir yer
ayırmış her iki dergi de Christian dostumuza.
Geçtiğimiz yaz Petzold yazıydı.
Bir yazı Petzold ile geçirdik desek yanlış olmaz. Sonra üç beş kez orospu
çocukları gibi yazdık burada Petzold’ü. Sonra aralık ayında da Jerichow’u
gösterdik Köşk’te. Şimdi bunları dedikten sonra “Eee biz zamanında yazdık, o
zaman nerdeydiniz laleler. İlla adamın filmi gösterime girsin diye mi
beklediniz?” demeyeceğim. Çünkü desem de en az dememem kadar önemli olacak.
Yani demek istediğim, sonuç olarak, ne önemi var ki?
Ama şunun önemi var: Petzold öyle
bir röportaj yapıp filmine buçuklu yıldızlar vererek değerlendirebileceğiniz
bir adam değil. O yüzden de bu heyecanlı Petzold girişimlerini sağlıklı
bulmuyorum. Rahat bir 20 sayfalık dosya yapılsa filmlerinin gelişim çizgisi
izlense, evet, daha sağlıklı olur.
Önümüzdeki ay çoluk çocuğa bir
sayfalık Barbara eleştirisi yazdırıp “Şu sahnesinde Doğu Almanya’nın kederini
yansıtmış. Bu sahnede Nina Hoss Romy Schneider’a atıfta bulunmuş. Hüzün filme
sinmiş” tipinden cümlelerle Petzold değerlendirilmesi yapılırsa bildiğim
küfürleri ana bacı, ölü diri fark etmeksizin ederim. Ederim ve dönüp arkama
bakmam bile. Sen misin büyük Altyazı ve Sinema. Hayır ben büyüğüm ben Köşkfilmleri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder