6 Temmuz 2012 Cuma

Belki Şehre Petzold Gelir


Memlekette  çıkan ve en çok bilinen iki Sinema dergisi Sinema ve Altyazı’dır sanırım. Sinema “Popüler Sinema” dergisi olarak kendine yol bulurken Altyazı ise “Sanatsal Sinema Dergisi” olarak kendine ayrı bir damar açtı.

Popüler ile Sanatsal olanın çok da net çizgilerle ayrılamayacağı böyle bir dünyada bu iki derginin de Temmuz sayısının kapağına bakmakta fayda var. Her iki kapakta da bir isimle yapılan röportaj büyükçe puntolarla duyurulmuş: Christian Petzold.





Yeni filmi “Barbara” ülkemizde gösterime giren ilk Petzold filmi olduğu için geniş sayılabilecek kadar bir yer ayırmış her iki dergi de Christian dostumuza.






Geçtiğimiz yaz Petzold yazıydı. Bir yazı Petzold ile geçirdik desek yanlış olmaz. Sonra üç beş kez orospu çocukları gibi yazdık burada Petzold’ü. Sonra aralık ayında da Jerichow’u gösterdik Köşk’te. Şimdi bunları dedikten sonra “Eee biz zamanında yazdık, o zaman nerdeydiniz laleler. İlla adamın filmi gösterime girsin diye mi beklediniz?” demeyeceğim. Çünkü desem de en az dememem kadar önemli olacak. Yani demek istediğim, sonuç olarak, ne önemi var ki?

Ama şunun önemi var: Petzold öyle bir röportaj yapıp filmine buçuklu yıldızlar vererek değerlendirebileceğiniz bir adam değil. O yüzden de bu heyecanlı Petzold girişimlerini sağlıklı bulmuyorum. Rahat bir 20 sayfalık dosya yapılsa filmlerinin gelişim çizgisi izlense, evet, daha sağlıklı olur.

Önümüzdeki ay çoluk çocuğa bir sayfalık Barbara eleştirisi yazdırıp “Şu sahnesinde Doğu Almanya’nın kederini yansıtmış. Bu sahnede Nina Hoss Romy Schneider’a atıfta bulunmuş. Hüzün filme sinmiş” tipinden cümlelerle Petzold değerlendirilmesi yapılırsa bildiğim küfürleri ana bacı, ölü diri fark etmeksizin ederim. Ederim ve dönüp arkama bakmam bile. Sen misin büyük Altyazı ve Sinema. Hayır ben büyüğüm ben Köşkfilmleri.

Hiç yorum yok: