2 Mart 2012 Cuma

Durup Dururken Kuala Lumpur (29 Şubat İçin)

Sergei Parajanov. Sayat Nova. 1968.






Gösterimden Kalanlar :

İnsanlar 17:30’da gelmeyi adet edinmişler. Ne bir dakika eksik ne bir dakika fazla. Tam 17:30. Nerden baksanız spesifik. Köşk kahveleri nedense bir başka. Daha bir güzel. Sanırım kullandıkları ketıl bizim evdekinden daha kaliteli.


Artık filmleri bağlamsız sunmalıyız. Bağlam ne lan. Zaten hiçbir gösterimi bağlam üzerinden konuşmadık. Sadece bir vesile oldu bağlam. Artık gerek de yok vesileye. Bir şekilde konuşuluyor zaten film üstüne. Bağlam bulamamamız da bir yerden sonra saçmalamamızı kolaylaştırıyor. (Bkz. 28 Mart : Tarkovski ve Transandantal Sinema)



Sayat Nova sunumu daha çok bir uyarı amacı taşıyordu. Bütünüyle sembolik bir sinemadan illa da anlamlı sonuçlar beklenmemesi tavsiye edildi. Dışarıda ise Olay’ın ne anlama geldiği soruldu. Belirli bir cevap verilemedi. Gereken cevap “ Olayın ne anlama geldiği sorulmamalıdır : olay anlamın kendisidir” şeklinde olmalıydı. Sayat Nova her ne kadar 18.y.y’da yaşamış bir ozan olsa da Parajanov’un gerçek Sayat Nova ile pek ilgilenmediğini gördük. O zihnindeki Sayat Nova’yı süslemek ve sembolize etmekle meşguldü anlaşılan.





Film üzerine konuşulanlar daha çok bir tahmin yürütme işlevi gördü. Sembolik olanın ne olduğuna dair başlatılan tartışma girişimi ise başarısızlıkla sonuçlandı. İnsanlar film üzerine konuşacak fazla bir şey bulamadılar. Verilerle hareket eden ve kendini çabucak ele veren bir sinema olmadığı için,Parajanov’un hamlesi belirgin bir suskunluğa neden oldu. Pratik açıdan seyirciye bu kadar doğrudan etki eden bir filmle karşılaşmadık şu üç senede. Parajanov tüm yolları kapatmıştı. Az biraz deneysel bir gösterim olduğunu bile iddia edebiliriz. İnsanları kesin bir suskunluğa mahkum eden sinema. Etkileyici.



Hiç yorum yok: