14 Mart 2012 Çarşamba

Kırgın Yüz İfadelerinin Yarattığı Bocalama İçin Üç Sepet Aki Kaurismäki



Sene 2004. Geçmişi Olmayan Adam’ı izlemişiz. Aynı dönemlerde Orada Olmayan Adam da vardı. Coen’lere düşüp kalmışken. Aki Kaurismaki’ye temkinli yaklaşmıştık. Sonra anamı babamı karşıma alıp konuştum. Dedim böyle böyle, hangi olmayan adama baksam üstüm başım Afganistan.






Yıllar geçerken üniversiteye henüz girememiştik. Otobüs muavini olacağıma dair bir beklenti vardı aile içinde. Bu keşmekeş içinde Kaurismaki’yi de unutmuştum. Sonra rüzgar başka yerden esti kalktık geldik buralara. Topluluk arşivinde adını duyduğumdan beri aradığım sonra da aradığımı unuttuğum bir başka Kaurismaki filmi olan “Leningrad Kovboyları Amerika’ya Gidin”i bulmuştum.


Derhal izledim. Derhal sevdim. Filmin güzelliğiyle ev arkadaşlarıyla halay çektik. Sonra diğer Kaurismaki’lere baktım. Kibritçi Kız olsun, Sürüklenen Bulutlar olsun hepsini sevdik. Tek bir fireye bile rastlamadık. Kaurismaki aynı anda hem Jim Jarmusch’a hem Chantal Akerman’a hem de bizzat kendisine benziyordu. Soğuk mizah anlayışı denen şey aslında ne güzel bir şeydi.






Sonra çok otobüslere bindik. Çok otobüslerden indik. Bazı kaldırımlara oturduk. Bazı kötülükler ettik. Bazı tavuklu pilav ve barbunyalar yedik. Ağladığımız olmadı ama ağlayanlar gördük. Bazı kızlar farkına varmadı. Bazı erkekler hep maldı. Bazı insanlar biteviye ölüyordu. Bazı zürafaları görmeye ,sırf görmeye,yine otobüslere binip hayvanat bahçelerine gittik.


Sonra tesadüf bu ya, yine Kaurismaki’ye denk geldik. Yeni bir filmiymiş oturup izledik. Olmadı. Ne değişmişti? Biz mi? Aki mi? Zürafalar mı?


Eski sevdiğimiz filmler. Eski sevdiğimiz yönetmenler güm diye kötüleşti mi? Sonra baktım Sürüklenen Bulutlar’a bildiğin sıkılıyorum. “Mehh. Geçti bunlar” falan diyorum. Kibritçi Kız’a bakıyorum yine olmuyor.


Sonunda can simidini takıp açtık sekiz yıl sonra” Leningrad Kovboyları Amerika’ya Gidin”i. Bir Pazar öğleden sonrasına kar yağdı. Filmografinin diğer halkalarını unutup cümbür cemaat abandık filme. Film bittiğinde keyiften kar üstünde rodeo yaptık. Bazı güzellikleri yeniden hatırlamak, zürafalar dolusu sevinç,tren yolları boyu harakiri coşkusuydu. Aki’ye mektup yazıp özür diledik. “Ben burada Leningrad Kovboyları Aki” diye cümleler kurduk.







Akşam olduğunda daha başka filmler. Sonra bütün o filmlerde vurularak ölmek.



Hiç yorum yok: